Ne zaman yağmurlar düşse ardımdan
Güllerini damlalarım suluyor
Her tomurcukla uyandığında
Gözlerim mülteci olur toprağına.
Sır düğümünde körelmiş mazi
Şamarla her patlayışında,
Gökyüzünde kararan mavilere,
Yüreğin serzenişiyle karışık
Boy boy uzayan kederine Ah ediyordu...
Gün miladı taşırken
Düş de yıldız sayıyordu....
Gün günü kovalarken
Sobelenen yüreğinde hicran
Teni sızıyla yalamakta...
Katmerleşen zamanda yükünü tutmuş acı,
Sırtında evlatları yetim, öksüz, atasız
Yılların oyununda sureti kabahatsiz...
Sesi titrek nağmeli
Akıttıkça yaşları gül'den kök olmuş ruha
Uğrağına seslendi,
Biliyor musun?
Tadım yok sensiz...
Derinliğince sığarım sessizliğine
Sarıkamış üstü beyaz gelinlikle bezeli
Lal olmuş kar yağıyor,
Sobamız kuzine ama
Kestaneler pişmiyor gönlümüzce
Biliyor musun?
Çam ağaçları kozalağa durmadı sensiz
Artık Türkan Şoray bile o kadar içli ağlamıyor
Güldürmüyor eskisi gibi Salako
Boynu bükük kaldı manolyaların
Cam kırığı insanlar merhabayı unutmuş...
Artık
Hani hep söylediğin,
"eledim eledim höllük eledim
Aynalı beşikte yavrum bebek beledim"
Türküsü ile anıyor bu yürek seni
Bilsen,
Gözlerine bakamıyorum oğlumuzun,
Bir bıçak sancımasında biçareliğim
Kirpiklerime söz geçiremeden
Seni görüyorum ve
Islaklığı yanaklarımın ele veriyor seni
Kınamasın diye cesaret,
Susuyorum demlice...
Hele akşam olunca
Panik oluyorum da sanki zifir kuşatacak benliğimi
Akreple yelkovan yenilecek uykuda
Zaman kan damlattıkça içime
Emecek katran yüreğimin ucundan
Ekşimtırak nasırlı umutlarımı...
Dev yürekli sevgilim
Üşüyorum!!
Yatağımda iki büklüm sensizliği ağırlıyorum...
Sarıl bana sevgilim sarıl yokluğunla...
Haberin var mı benden
Baştan sona sana bulaşık yüreğim
An gibi ruhumda bir tanem...
Buz tutmuş gençliğinde
Aşkı, kurşuni sözle, ayazı dize getirirdi...
Artık yol gösterensiz hayatımda,
Aktığım yürek sensin
Sebebimsin sebebim
Sebebimsin sevdiğim//